Zeytin Ağacı; Yalnızlığın ortasında güçlü, görkemli ve onurlu…

Söyleşi: Hakan Sarıhan

Artsonline Web Art Gallery’de sergi açan ilk sanatçılarımızdan Halit Aker ile ArtsCollective için bir söyleşi yaptık.

-“Kendinizi kısaca tanıtır mısınız” diye klasik bir giriş yapalım mı Halit Hocam?

-Silifke’de doğdum. İlk sanat eğitimini Silifke Lisesinde eğitimim boyunca Resim öğretmenim Hakan Taşkıran’dan aldım. Marmara Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi, Resim Bölümü mezunuyum. Okul sonrası farklı sanat disiplinlerinde üretim ve denemeler yaptım. Halen Çanakkale’deki Atölyemde üretim yapmaya devam ediyorum.

-Sanat etkileşimden beslenir, etkileniriz ve sanatsal ürün olarak tepki veririz. Yani eserleriniz de etkilenmelerden izler vardır, olmuştur mutlaka, nelerdir onlar?

Sanat sizi olağanüstü bir evin içinde konuk eder. Yaşadığınız çevrenin sizi besleyen kaynakları vardır. Ben Akdeniz’de; ortasından Göksu nehrinin geçtiği bir kasabada doğdum, büyüdüm. Olağanüstü bir doğa içinde, bahçeli, içinde zeytin, badem, dut, limon, portakal, incir ağaçlarının olduğu bir ev… Nehir kıyısında böğürtlenlerin, salkım söğütlerin, karaca ağaçların, turunç, incir ve daha pek çok ağaç… Ama en çok zeytin ağaçlarını sevdim ben. Etkilenmek… Doğa sizi beslerken büyütüyor.

-Evet ben de sizi zaten Zeytin ağaçlarınızla tanıdım. İstanbul’da Galeri Bohem’deki kişisel serginizdi. Sergilerinizden bahsedelim mi biraz?

-Bunu şöyle yanıtlamam çok daha doğru olur bence, benim için kilometre taşlarıdır. 2013’te Mersin’de MTSO Sanat Galerisindeki ilk kişisel sergim. Sonra 2010’da Almanya’da Sparkasse Rhein-Hassloch’taki. Yabancı bir ülkedesiniz ve yaptıklarınızın nasıl değerlendireceği konusunda heyecanlanıyorsunuz ama bir süre sonra sanatın evrenselliği nedeniyle aynı dili konuştuğunuzu anlıyor ve rahatlıyorsunuz. 2015’te Galery Bohem’de açtığım sergi İstanbul’daki ilk sergimdi ve 2018 de Art weekend Rennes, Atélier d’Art Funda Tokaç. Rennes ‘ Fransa’ da. Son olarak ilk sanal sergim olan Haziran 2020’de Artsonline Web Art Gallery’de açtığım sergi. Pandemi dönemiydi.

Dediğim gibi benim için önemlidir, kilometre taşlarım olması bakımından. Heyecan hiç bitmiyor, bitmemiş.

-Eğitim döneminde değişik konularda çalıştığınızı tahmin ediyorum. Sonrasında Halit Aker yola nasıl çıktınız, konularınızı nasıl belirliyorsunuz?

-Aslında konu belirleme sanırım konunun kendisi ile özdeşleşiyor. Konu da sizi belirliyor. Bir dönem figüratif olan resimlerimimden sonra, zeytin ağaçları, kuşlar ve evler çalıştım.

2014 yılıydı. 650 zeytin ağacının köklerinden sökülmesi olayı zaten resimlerimi içinde olan zeytin ağaçlarına yönlendirdi beni ve kendi kendime onlar adına bir söz verdim… 650 zeytin ağacı yapmaya karar verdim… Çoğunlukla tek bir zeytin ağacı. Yalnızlığın ortasında güçlü, görkemli ve onurlu…

-Zeytin ağacının sizin için anlamı nedir?

-Benim için Zeytin ağacının anlamı, bir imge olmaktan öteye geçmiştir…yani zeytin ağaçlarının anatomisi, dalları, gövde, yapraklar, meyvesi…

 Dünyada kesilmesi yasak olan iki tane ağaç vardır, biri zeytin ağacı, biri de sakız ağacı. Zeytin ağaçlarının son yıllardaki değersizleştirilmelerine, yok edilişlerine bir tepki benim tavrım. Onların yaralarını iğne iplik, kumaşla sarıyormuşum gibi… Sanatın iyileştirici gücünü kullanmaya çalışırım.

Bitkinin oluş sürecini gözlerken, kendi oluş sürecimi gözlemlerim. Bilgiyi bir kenara bırakıp, sezgilerimle resim yaparken, yaptığım ”Zeytin ağaçları”nın birgün gerçek birer zeytin ağacı olabilmelerini hayal ederim…

-Sanatsal dilinizi oluşturan temel öğe mi bu zeytin ağacı?

-Bugün  yaptığım işlerde, kendi yolculuğumda; halen çocukluğumda edindiğim görsel etkileşim ve izlenimlerin ayak izleri vardır.

Bilinen ve görünen bir zeytin ağacı değil benim resimlerim. “Görünenle, görünmeyen arasındaki zeytin ağacı. “Pentürler, transparanlıklar, üst üste, yan yana gelir; ayrıştırıcı olur, aynılaşır da resimlerimde…kontranslar; tanımlayıcı  olduğu kadar; Complamenterdir de… Zeytin ağaçları resmi yaparken; Zeytin  ağacı  olmak benim amacım. .

Yaratmak bir katma değer üretmek için vizyonumu zenginleştirmek, sanatın geleneksel araçları olan çizgi, leke benek olanaklarını kullanırken, sanatın diğer disiplinlerinide gözardı etmem. Bu zaman zaman seramik olur, gravür olur, linol baskı resmi olur, tuval resmi olur…

Tuvalin başında, resme bakarken objektifimden kendime bakıyor olurum. Kimliğimi üç boyutlu sinamatografik bir kimliğe büründürmeye çalışırım. Bu görevsel değil sezgiseldir.

-Bu zeytin ağacına “hayat verme” etkiledi beni gerçekten. Peki bu hayat verme işini başka sanat disiplinleri ile de yapıyor musunuz, örneğin dijital çalışmalarınız da var, baskılarınız var. Dijital sanata nasıl bakıyorsunuz?

-Sanatçılar her zaman bir arayış içinde olmuşlardır. Bu arayış eğer sanatçının işini destekleyen bir teknik ise, sanatın yaygınlaşmasına katkısı olacaksa, mutlaka digital sanatla ilgili üretim yapılmalıdır. Ben resim sanatının bütün tekniklerini kullanmaya çalışıyorum. Serigrafi, linol baskı, gravür, ipler, kumaşlar, düğmeler ile “zeytin ağaçları” resimleri yapıyorum ya da kumaş, metal heykeller vb. Yani sürekli denemelerle yeni arayışlar peşindeyim…

-Artsonline Web Art Gallery’de kişisel sergi açan ilk sanatçılardansınız; size digital sergileri nasıl değerlendiriyorsunuz diye sorsam?

 -Artsonline ile tanışmam; Hakan Sarıhan’a bir eposta göndermemle başladı. Yeni kuracağı Online sergi platformu, pandemi dönemine denk geliyordu…yazışmalar, telefon görüşmeleri karşılıklı güveni geliştirdi.

O dönemde çok fazla online sergiler açılıyor, davetler alıyordum. Karşılıklı güven ve Hakan Sarıhan’ın coşku ve samimiyeti, bebek adımları ile ilerleyen süreç içinde bizi “ArtsCollective”e kadar getirdi. Atılan her adımda, sanatçıyı düşünen ve koruyan önceliği için Hakan Bey’e teşekkürü bir borç biliyorum…

Bize vakit ayırıp, bu güzel söyleşiyi gerçekleştirmemize olanak sağladığınız için teşekkür ediyoruz.

Zeytin ağaçlarınızın evrilerek başka diyarlara da barış ve kardeşliği götüreceği yeni çalışmalarınızı bekliyor, başarılarınızın devamını diliyoruz.